Bölüm 1 Budapeşte
Geçen yılki Avrupa seyahatimizde eşimle birlikte Viyana’ya gitmiştik. 1 haftalık tatilimizde oralara kadar gitmişken Avrupa’nın en güzel şehirlerinden Budapeşte ve Prag’a da uğramadığımız için biraz pişman olmuştuk açıkçası. Bu yılki Avrupa tatilimizi Budapeşte (3 gün) – Bratislava (1 gün) – Prag (3 gün) şeklinde planlamaya karar verdik ve Ekim ayına 7 günlük tatilimizi ayarladık.
MACARİSTAN VİZE BAŞVURUSU
İlk olarak vize işlemleriyle başlamak istiyorum. Bu üç ülkeden ilk giriş ülkemiz olan Macaristan vize başvurumuzu yaptık. Gayet basit bir şekilde tamamlayabileceğiniz ve vize almakta sıkıntıyla karşılaşmayacağınız ülkelerden birisi Macaristan. Çalışmıyorum, öğrenci de değilim bana vize verirler mi gibi kaygılarınız varsa Macaristan’dan başvurun derim. Tatil masraflarını nasıl karşılayacağınıza dair bir dilekçe yazmanız yeterli olacaktır. Ayrıca vize başvuru sayfasında kişilerin 3 günlük bir tatil için hesaplarında en az 3 bin lira bulunması gerektiğiyle ilgili bir bilgi yer almakta (7 günlük tatil için 5 bin TL) fakat bunu da o kadar dert etmenize gerek yok. Eşimin hesabında o kadar para olmamasına ve başvururken tek giriş için başvurmamıza rağmen 30 gün kalmalı 3 ay multi giriş avrupa vizesini verdiler. Hem de 3 iş günü içerisinde gidip pasaportumuzu aldık. Yine de riske atmayıp en az 20 gün önceden başvuru yapmakta fayda var. Randevu almanız da kolay ve çok fazla başvuru olmadığından dolayı en yakın tarihe randevunuzu alıp işlemlerinizi hızlıca tamamlayabiliyorsunuz. İstanbul’dan başvuracaklar için başvuru yeri Harbiye’de. Aşağıdaki linke tıklayarak kolaylıkla randevu alabilirsiniz.
tatilimizi Macaristan – Slovakya – Çek Cumhuriyeti olarak planladık. İstanbul’dan Budapeşte’ye uçakla gidip 3 gün sonra Bratislava’ya 1 gün sonra oradan da yine otobüsle Prag’a geçtik. Oradaki 3 muhteşem günün ardından da uçağımızla Türkiye’ye döndük. Ülkeler arasında otobüsle seyahat etmek trenle gitmekten daha ucuz ve biletleri online alırsanız çok daha ucuza geliyor. Biz Budapeşte – Bratislava arası 8 euro, Bratislava Prag arası 10 euro para ödedik. Biletleri internetten önceden ödeyip mailimize gelen elektronik biletin çıktısını aldık. Tren ve otobüs biletlerini aşağıdaki linkten alabilirsiniz. Regiojet firması ile seyahat ediyorsunuz. Araçlar ve servis gayet iyi. Otogardan vaktinde kalkıp vaktinde varıyorsunuz. Biz yolculuğumuzda hiçbir sorun yaşamadık.
http://czech-transport.com/transport-service
BUDAPEŞTE
**
**
Gelelim Macaristan gezimize.
Önemli : Buda peşte için bizi düşündüren tek şey para birimlerinin euro olmaması ve para değişimi yaparken change ofislerin birbirinden çok farklı kurlar kullanmalarıydı. Yani kazıklanma ve dahi dolandırılma riskiniz biraz yüksek (Prag için de aynısı geçerli). En önemli tavsiye SAKIN HAVAALANINDA PARA DEĞİŞİMİ YAPMAYIN. Şehirdeki en dolandırıcı yerler havaalanlarındaki change ofisler. 100 liranızın 30 lirasını yiyorlar ve işin komik tarafı camlarında kocaman 0% comission yazıyor. Tamamen yalan. Otobüs bileti veya budapeste kart almak için az bir miktar para bozdurmanız gerektği için mecbur kaldığınızda da ofisteki kadın daha fazla exchange yapın diye baskı yapıyor. Sakın kanmayın tamamen dolandırıcılar. Para değişimini otelinize kadar yapmayın ve otel görevlisinin size tavsiye ettiği bir ofisten kazıklanmadan yapabilirsiniz. İkinci bir uyarı çok fazla exchange yapmanıza da gerek yok. Heryerde kredi kartı geçiyor ve Budapeşte baya ucuz bir şehir olduğundan dolayı zaten fazla para harcamıyorsunuz. Ülkeden ayrılırken tekrar euro’ya çevirmekle uğraşmazsınız.Ayrıca sokaklardaki change yapan insanlara da güvenmeyin, sahte para veriyor olabilirler, döviz bürolarının hepsinin fiyatına bakınız.
**ULAŞIM
**
Budapeşte’de toplu taşıma için 24 – 48 – 72 saatlik biletler var.
Bunlardan aldığınızda satın aldığınız saatten itibaren geçerliliği başlıyor ve istediğiniz herşeye binebiliyorsunuz. Biz 72 saatlik bilet aldık ve 4150 forint ödedik. Tek biniş 500 forint civarı. O nedenle 72 saatlik bilet almak çok mantıklı. Tabi bisiklet kiralamak da neredeyse ücretsiz olduğundan şehri bisikletle gezmeyi de planlayabilirsiniz. O zaman kart almanıza hiç gerek kalmaz. Havaalanından inince hemen çıkışta 200E numaralı otobüsler kalkıyor. Havaalanının içindeki ofisten bilet almadıysanız şöföre de para vererek otobüse binebilirsiniz. Bu otobüsle Köbanya-Kispet M durağına kadar gidip metroya aktarma yaparak metro ile şehirde istediğniz yere ulaşabilirsiniz. Eğer Budapeşte’de müzelerin hepsini gezmeye fırsatınız varsa Budapeste Card almanızı tavsiye ederim. Bir çok müze, sergi, etkinlik, kaplıca, rehberli turlar vs ve toplu taşıma ücretsiz olacaktır. Fakat çokça yer göreyim, müzelerin hepsine girmeye gerek yok diyorsanız tavsiye etmem 72 saatlik ulaşım biletinin 2 katı bir fiyatı var. Tamamen gezinizde nelerden keyif aldığınıza bağlı. Budapest card ile yapabileceklerinizi buradan inceleyebilirsiniz. Google Maps in offline harita indirme özelliği ile internetin olmadığı yerlerde konumuzu ve gideceğiniz yeri bulmanız çok kolay olacaktır ,telefonunuza mutlaka şehrin haritasını oflline indirin,mesela Bratislava’da ulaşım sıkıntılı olduğu için bizim işimize çok yaramıştı.
BUDAPEŞTE GEZİLECEK YERLER
Budapeşte Buda ve Peşte olarak 2 kısımdan oluşuyor.
Bizim otelimiz Peşte tarafındaydı. Çok büyük bir şehir olmadığından dolayı şehrin diğer tarafına geçmeniz hiç de uzun sürmediğinden aslında bütçenize neresi uygunsa o tarafta bir otelde kalabilirsiniz. Hatta Peste tarafından Buda tarafına en azından bir kez yürüyerek geçmenizi tavsiye ederim.Köprülerin hepsi ayrı güzel ve hepsinin ayrı bir manzarası var. Biz uçaktan inip otele yerleştiğimizde neredeyse akşam olmak üzereydi. Gezimize Tuna nehri kenarında yürüyüp şehrin keyfini çıkarmakla başladık. M2 (kırmızı) metro hattında Kossuth Lajos Ter durağında inip Parlamento binasını gezdik.
Parlamento binası hemen Tuna nehri kenarında olduğundan Tuna boyunca yürüyüş yaparak Chain Bridge’e geldik.
Tuna nehri kenarında dolaşmak gerçekten çok keyifli. Bütün tarihi mekanların gözümüzün önünde olduğu inanılmaz keyifli bir yürüyüş oldu. Köprüye gelmeden önce “Shoes on Danube” dedikleri Yahudilerle ilgili acıklı bir hikayenin anısına yapılmış metal ayakkabılardan oluşan ufak bir alanı da görmüş oluyorsunuz.
Yürüyüşümüze Chain Bridge ile devam ettik. Bu tarihi köprü üzerinde yürüyerek Buda tarafına geçmek de çok keyifliyfi. Ayrıca köprünün ortasındaki manzara da harika. Biz köprüyü yarıladığımızda hava da kararmaya başlamıştı. Bir sonraki güne hazırlık olarak Buda kalesine çıkmaya karar verdik. Zaten zincirli köprüyü (Chain Bridge) geçince buda kalesi hemen üst tarafınızda kalıyor.
İster yürüyerek ister finiküleri kullanarak isterseniz de otobüsle kaleye çıkabilirsiniz. Biz ilk günden enerjimizin tamamını harcamak istemediğimiz için köprünün hemen ayağından yukarı yöne doğru giden 16A nolu otobüse binerek kaleye çıktık. Hangi durakta inmeliyim kaygısı yaşamayın, bu otobüs direk kaleyi turluyor. 2 durak geçtikten sonra nerede inerseniz inin kaleye varmış oluyorsunuz. Kalenin akşam manzarası muhteşemdi. Ekim ayında hava biraz da serin olduğundan dolayı o saatte kalabalık değildi ve eşimle ben Budapeşte’nin en yüksek noktalarından biri olan Buda kalesi bahçesinde baş başa purolarımızı içerek manzaranın tadını çıkardık. Sonrasında kaleden tekrar tuna nehri kenarına inip Buda tarafındaki Tuna kıyısı boyunca hareket eden tramvaya binerek (2 durak) Parlamento binasını tam karşı tarafından seyrettik. Budapeşteye gittiğinizde Parlamento binasını mutlaka hem gündüz hem de akşam görmelisiniz. Işaklandırma ile çok daha farklı bir havaya kavuşuyor. Burada biraz takılıp fotoğraf çektikten sonra ertesi gün için enerjimizi toplamak amacıyla otelimize döndük. Budapeşte’deki geriye kalan 2 günümüzü 1 gün Buda 1 gün Peşte’ye ayıracak şekilde planladığımızdan Buda ve peşte taraflarında gezilecek yerlerin listesini hazırlayarak gitmiştik. Listemizi hemen sizinle paylaşayım:
BUDA TARAFI
-Buda kalesi (kale içerisinde gezilecek bir çok yer var),
-Gül Baba Türbesi
-Balıkçı Tabyası
PEŞTE TARAFI
-Parlamento binası
-Arkeoloji Müzesi
-St Stephen Basilica
-Kahramanlar meydanı
-Vaci Utca
-Şehir pazarı
-margirat adası
Gezimizin ikinci gününe Buda kalesinden başladık.
Sabah erkenden kalkıp metro ile Batthyany ter durağında inerek 16 ve 16A numaralı otobüslerin kalkacağı yere kadar yürüdük. Yol üzerinde çok hoşumuza giden bir kiliseye girdik ve pazar ayinine denk geldik.Başka dinlere falan ilgim yok,sadece onların nasıl ibadet ettiklerini merak ettiğim için girdim, Peder bizimle sohbet etmek için yanımıza geldi ve kendisinin İtalyan olduğunu içinde bulunduğumuz kilisenin de St. Elizabeth kilisesi olduğunu söyledi.Hristiyanlık hakkında bilgiler verdi.
St. Elizabeth kilisesi
Yol üzerinde dikkatimizi çeken bu kiliseye girmek amacıyla yürümüştük fakat siz bulunduğunuz noktadan direk buda kalesine gitmek isterseniz şehrin içinden direk 16 numaralı otobüse binerek ya da Clark Adam ter durağından finikülere binerek de kaleye çıkabilirsiniz. Ama daha önce de söylediğim gibi şehir çok büyük olmadığından dolayı Tuna nehri kenarında bulunan herhangi bir metro durağında inerek tabelaları takip edip kaleye doğru yürüyüş yapabilirsiniz. Yolda, ünlü gezilecek yerler listesinde bulunmayan fakat mimarisi hoşunuza giden yerler keşfedebilirsiniz. Budapeştede kaybolmayacağınızdan emin olun. Bir şekilde Tuna kenarına çıkabilirsiniz ve bir metro durağına mutlaka rastlarsınız. Bizim gittiğimiz gün maraton vardı ve yolların çoğu kapalıydı, kaleye giden 16A nolu otobüs de akşam 4′de kadar çalışmayacağından kaleye yürüyerek çıktık. İyi ki de yürümüşüz. Adres sorduğumuz bir kaç insanla sohbet etme fırsatımız da oldu. İnanılmaz yardım sever insanlar. İngilizce bilmeyenleri bile elinden geleni yapıyor.
Ayrıca kaleye çıkan yürüyüş yolu olan “Kemal Atatürk yolu”nu kullanmış olduk.
Bu tabelayı görmek bizi mutlu etti elbette.
Kale bahçesinden başlayıp Matthias kilisesine doğru kale gezimizi tamamladık. Kalenin gündüz manzarası da akşam manzarası kadar muhteşem. Tıpkı parlamento binası gibi buraya da hem gündüz hem de hava karardıktan sonra mutlaka gelinmeli. Ayrıca kalenin içerisinde gezebileceğiniz bir çok sergi ve müze mevcut. Buda kalesini bitirdikten sonra hemen kale çıkışından tabelaları takip ederek 5 dakika yürüyüp Matthias Kilisesi ve Balıkçı tabyasına vardık.
Etkileyici ve masalsı bir yer burası. Kilisenin içini gezebilmek için bilet alınması gerekiyor. Kiliseyi gezdikten sonra balıkçı tabyasında merdivenlerden yukarı tırmanıp kafede bir şeyler içebilirsiniz. Matthias kilisesine bilet aldığınızda hospital in rock için %20 indirim bileti de almış oluyorsunuz.
Eğer ilginizi çekerse hemen kiliseden aşağı doğru yürüdüğünüzde karşınıza çıkacaktır. Buda tarafını gezerken ya kaleden başlayıp balıkçı tabyasına doğru ya da balıkçı tabyasından başlayıp kaleye doğru ilerlerseniz seri bir şekilde her yeri görmüş olursunuz. Yokuş aşağı yürüme fikri daha çok hoşumuza gittiğinden dolayı biz tepe noktada bulunan kaleden başladık. Buda tarafında aynı zamanda Gül Baba türbesi bulunmakta.
-Gül Baba Türbesi (biz gittiğimizde kapalıydı bu yüzden bu resmi koydum )
Buda’daki tarihi yerleri bitirir bitirmez hemen yine 16 veya 16A numaralı otobüse binip son durağında inince 17 nolu tramvayla (Vörösvari ut yönüne) kolayca ulaşabilirsiniz Gül Baba türbesine. Biz gittiğimiz zaman Türkiye kültür ve turizm bakanlığı tarafından restorasyona alınmıştı. Bu nedenle içeri giremedik. Bir daha Budapeşteye gittiğimizde umarım tamamlanmış olur. Gezimizin 2. gününde Buda tarafını akşama kadar gezip tamamlamladık. Eşim genetikçi olduğundan dolayı macarların doğa tarihi müzesini görmek istiyordu. Günümüzün geriye kalan son saatlerini de bu müzeyi gezerek değerlendirdik.
Naturel History Museum Peşte tarafında. Fakat daha önce de söylediğim gibi bir yere ulaşmak hiç de fazla zaman almıyor. Hemen M3 metrosu ile Klinikak durağında inip 10 dakika kadar yürüdüğünüzde müzeye varıyorsunuz. Yemyeşil parkların içinden yürüdüğünüz için hava da güzelse günün sonunda iyi de geliyor insana. metrodan iner inmez müzeyi birine sorun ya da tabelalardan “Magyar Termeszettudomanyi Muzeum”u takip edin. Ne yazık ki çoğu yerin ingilizcesini belirtmiyorlar. Bu müze daha çok çocuklara yönelik gibi dursa da doğayı ve hayvanları seviyorsanız, ilgi duyuyorsanız ziyaret edin derim. Ortalama 2 saatlik güzel bir tur. Bir de gezeceğiniz yerlerin listesini yaparken mutlaka açık olduğu günleri ve saatleri not alın. Biz Budapeşte’deki son günümüzde 1 yeri tahmin ettiğimiz saatten daha önce kapattıkları için gezemedik, 1 tanesini de çok kısa gezebildik. Biraz üzücü olmuştu.
Gelelim son günümüze. Otelimiz Peşte tarafında olduğundan dolayı bu tarafı kafamıza göre zaten dolaşmıştık. Akşamları da sıkıldıkça köprülerde yürüyüp Tuna kenarındaki banklarda manzaranın da tadını çıkardığımıza göre hızlı bir şekilde yaptığımız listeye uyarak gezmeye karar verdik. Eşimin Budapeşte’de master yapan bir öğrencisiyle Budapeşte’nin en ünlü caddesi Vaci Utca (Vasi utsa diye sormazsanız anlamıyorlar)’ya gittik.
vaci utca meydanı
Deak Ferenc Ter durağında inince cadde hemen sizi karşılıyor. Bütün ünlü markaların yer aldığı güzel bir cadde. Orada turizm info noktaları vardı. Buluşacağımız saate kadar neler yapabiliriz diye İnfo masasına danıştık. Bize kahramanlar meydanına gidip gelebileceğimizi çok sürmeyeceğini söyledi. Bulunduğumuz caddenin hemen yan tarafında Erzsebet Ter meydanında love lock tree var. Ufak bir ağacın etrafına kilit takıyorlar.
Burayı da gördükten sonra hemen metroya binip M1 nolu metro ile Hosök Tere durağında inince kahramanlar meydanına ulaşmış oluyorsunuz.
Biz metrodan meydana çıktığımızda kahramanlar meydanının hemen arkasında kaleye benzer büyük bahçeler, fıskiyeler, göletlerle çevrili bir yapı dikkatimizi çekti. Burası margerat adası çok güzel kuleler ve yapılar bulunuyor.
İçine doğru ilerlediğimizde “Museum of Hungarian Agriculture” yazısıyla karşılaştık. Müzeyi ziyaret etmeseniz bile binayı ve bahçelerini kesinlikle gezmelisiniz. Tam bir yürüyüş ve piknik alanı. Buralarda dolaştıktan sonra yine aynı metro hattı üzerinde bulunan Opera binasını (opera durağı) ve St stephen Bazilikayı da gezip Vaci Utca’ya geri döndük. St Stephen kilisesinde 2 bebeğin vaftiz törenine denk geldik. Değişik bir tecrübe oldu. Vaci Utca’da eşimin öğrencisiyle buluşup kahve içtik. Kendisi bize alışveriş yapabileceğimiz bir kaç yer gösterdi. Eşimle beraber “dm” diye bir yerden kozmetik alışverişi yaptılar. Söylediklerine göre Türkiye’den çok daha ucuzmuş.
Ondan ayrıldıktan sonra Vaci Utca’nın en sonunda yer alan merkezi pazara doğru ilerliyoruz. Cadde çok canlı.
Merkezi pazar da alt katında bildiğimiz yeme içme pazarının olduğu bir yer. Macaristan’a özgü meyve ve diğer yiyeceklerden tatmak isterseniz burası şehrin en ucuz olduğu yer. Ucuz olma meselesi 2. katı için de geçerli. Pazarın 2. katında sevdiklerinize ve kendinize Macaristan’dan bir çok hediye alabilirsiniz. En ucuz magneti de biz burada bulduk. Gerçekten şehir merkezine göre çok ucuz bir yer burası. Fakat akşam 5′te kapanıyor. Biz sadece 15 dakika gezebildik ve son güne bıraktığımız için baya üzüldük.
Oradan çıkıp Yahudi mahallesi diye bilinen Jewish district’e geçtik. Avrupanın en büyük sinagogu olan central sinagog burada yer alıyor. Sinagogların bir çoğu kiliselerden farklı olarak bilet alınarak gezilebiliyor.
Burası için de bilet almanız gerekiyor. Fakat orası da akşam 5′ten önce kapandığı için orayı biz gezemedik malesef.
Yeme İçme
Bu çevrede El Rapido diye minik bir mexico rostoranı var büfe de denebilir. Burası çok meşhurmuş. Biz de akşam otelimize dönmeden önce oradan bir şeyler yedik ve beğendik. Aynı zamanda o bölgedeki barlarda eğlenebilirsiniz. Çok ucuzmuş. Bu bölge bizim otelimizin olduğu yere çok yakın. Oradan yürüyerek otelimize doğru geçtik ve Budapeşte tatilimizi tamamladık. Son olarak burayla ilgili söyleyebileceğim diğer avrupa şehirlerinde de dolduğu gibi Aldi market gayet ucuz. Eğer dışarda yemek yemeyi çok sevmiyorsanız pansiyon tipi mutfağı da olan oteller tercih edebilirsiniz. Bizim otelimiz böyle bir yerdi. Sizi baya masraftan kurtarıyor. Sadece şehrin ünlü yemeklerini tattık. Yemeklerin bazıları damak zevkimize uymuyor ve sürekli fast food yemekten de hoşlamasığımız için bizim için ideal bir oteldi. Otelimizin bulunduğu M2 metrosunun Blaha Lujza ter durağından Rakoczi street boyunca yürüdüğünüzde birçok discount mağazası bulabilirsiniz. Buralardan da ucuza magnet çakmak vs hediyelik eşyalar almanız mümkün. Budapeşte genel olarak ucuz ve çok güzel bir şehir. En az 3 gnünüzü ayırıp bu güzel şehirde gezmenizi tavsiye ederim. Bizim gittiğimiz yerlerin dışında daha bir çok gezilecek yeri var. Biz hem zamanın azlığından hem de biraz soğuk olduğundan bazı yerleri elemek zorunda kaldık. Ama çok güzel vakit geçirdik. Ertesi gün sabah erkenden M3 nolu metro hattından Nepliget durağına giderek otogara ulaştık ve yol kenarında bekleyen Sarı Regiojet otobüsüne doğru koşarak bir sonraki yolculuğumuza başladık.
Bratislava yazısı için buraya devam edebilirsiniz.